• 35
    geçmişe bakarak, galatasaray'ın nasıl bir teknik direktör seçmesi gerektiğini anlatmaya çalışacağım, kendi fikrimce tabii.

    şimdi öncelikle, taraftarımızın geneli, mancini gibi isimleri çok fazla seviyor. avrupai isimler yani. tugay kerimoğlu başlığına bile baksanız, ki tugay'ın henüz bir deneyimi bile yok, sırf avrupai diye isteyen var tugay'ı.

    aslında avrupai olmak değil olay, profesyonellik. şimdi bu arkadaşlarımız istiyorlar ki, gelen teknik direktör profesyonel olsun, öyle her boka atlamasın, işini iyi yapsın, sistem yaratsın, organizasyon yaratsın falan. böyle bakınca çok güzel. evet, böyle teknik adamlar avrupa çapında oldukça kabul gören ve birçoğu başarılı isimler.

    fakat türkiye'de bu süreç böyle değil işte. bunu kabullenmek istemesek de böyle değil. çünkü böyle adamlar gerçekten profesyonel, ve futbolcuların da profesyonel olacağını düşünüyor. ve o futbolcunun normalde yapması gereken şeyleri yapacağını sanıyor. ama türk futbolcusu bunları yapmadığı için berbat bir hale giriyoruz.

    türkiye'de galatasaray hariç bütün takımlar anladı bunu. o yüzden böyle teknik adamları ısrarla getirmeye devam edip ısrarla başarısız oluyoruz. hani tamam, düşünce güzel zaten, keşke biz de başarabilsek. şimdi annemizin liginde oynamaya devam edelim o zaman diyecek arkadaşlar olacaktır. ama anlamadıkları nokta şu, bu işi değiştirmeye buradan başlayamazsın. önce federasyondan, türk futbolcusundan, şu siktiğimin yabancı kuralından falan başlayacaksın. profesyonel gençler yetiştireceksin. sonra getir mancini'yi, başarılı olsun.

    geçmişe bakacağım demiştim; bak frank rijkaard bu profesyonellerin, romantiklerin şahıdır. ama ne yaptı adam, taktik teknik her şeyi bilmesine rağmen burada da, arabistan'da falan da başarısız oldu. buradayken futbolcu zaten profesyonel olmalı, herkes kendisini maça motive edecek kadar profesyonel falan deyip maç öncesi kampını kaldırdı, gördük sonuçları. mancini de aynı şekilde, düzensizce takımı değiştirip durdu, sürekli bi şeyler aradı, bi türlü bulamadı.

    geçmişte sinirle mancini hoca değil falan yazdım. ben de biliyorum amk, adamın dünya çapında kabul görmüş iyi bi teknik adam olduğunu. ha prandelli hoca değil bak, onu rahat söylerim. ama mancini iyi hoca. fakat türkiye'de tutacak hoca değil, bunu anlayın artık.

    bakın başarılı olmuş isimlere, fatih terim en başta, kalli, lucescu, mustafa denizli, zico, daum bile sayılabilir. şimdi dünya çapında isim olarak bunları türkiye'de başarısız olmuş olan şu isimlerle karşılaştırın: löw, hiddink, rijkaard, mancini, hatta prandelli. arada uçurum var isim olarak amk. ikinci kadro ingiltere'deki adama sorsan birinci kadroyu siker diye cevap alırsın. ama türkiye'ye bakınca öyle değil işte.

    neden peki, bi düşünün neden. çünkü ilk kadrodaki isimlerin hepsi, disiplinli, eli sopalı isimler. florya'da yatıp kalkan, futbolcunun her şeyiyle ilgilenen, teknik adamlığı işten çok hayat tarzı haline getiren insanlar. ve türk futbolcusu bu olmadan başarılı olamaz, çünkü toplumun genelinde olduğu gibi kendisini yönlendirecek birilerine ihtiyaç duyar, her konuda. maça kendi kendine konsantre olamaz türk futbolcusu, teknik adamın kendisini motive etmesine ihtiyaç duyar.

    bak, şu an bunu türkiye'de nerdeyse bütün kulüpler anladı. bi biz anlayamadık, hala avrupai, profesyonel olmaya çalışıyoruz, o yüzden de üç senede bir dibi görüyoruz. ha bu da bizim avrupa takımı olma genlerimizden kaynaklı. ama arkadaşım, bunu değiştirmenin yolu kendinden başlamak değil. futbolu değiştireceksin önce, yapacak başka bir şey yok.

    şimdi vermeniz gereken karar, biz hala profesyonel isimlerle yola devam edelim, ya da eli sopalı ama teknik taktik de bilen bi adam getirelim. ilkini seçersek, kusura bakmayın ama annenizin liginde başarılı olmadan avrupa'ya da gidemiyorsunuz, bi sik olamayacağız. ama ikincisiyle belki kendimizi yavaş yavaş geliştirebiliriz.

    eyvallah.
App Store'dan indirin Google Play'den alın